26 Kasım 2009 Perşembe

Bir masaldan arta kalmış Bern




Sıkıcı bulduğumuz Geneve'den kaçıp, bir saat sonra Bern'de bulduk kendimizi. İsmi "ayı" demek olan bu kentin garından çıkıp yürümeye başladığımızda, parlemento binasının karşısında mayolu çocukların eğlendiği bir meydan gördük. Evet, havuz değil meydan. Yer yer fıskıyelerin yerşeltirildiği bu meydana ebeveynler çocuklarını getirmiş, yere oturmuş onları izliyorlar. Çocuklarsa beklenmedik anda fışkıran sularla sırılsıklam, eğleniyorlar. Bu fıskıyelerin her biriYürümeye devam ettik, kentin ana caddesiydi, bu cadde boyunca heykeller vardı. Roma'daki görkemli heykellerin aksine bunlar renkli, sevimli ve masal kahramanları gibiydiler. Elinde mızraklı aslan, yürüyüşe çıkmış pembe maymun, zenciler vs. Bir de saat kuleleri vardı, üstünde masalımsı kahramanların resmedildiği. Bern'in pencerelerinde de çiçekler vardı ama buradakiler hep kırmızıydı. Sevimli, küçük ve çok düzenli bir kentti Bern. Bunu katedralin kulesine çıktığınızda daha iyi anlıyorsunuz. Aare nehrinin iki yanında kurulmuş bu kentte çatılar aynı renk, yollar cetvelle çizilmiş gibi düzgün.
Katedral deseniz ayrı bir alem. Kesinlikle gördüğüm en eğlenceli kilise. Gelincik, krukafa tasvirleri, rengarenk vitraylar, kulesinde katedrali yapan ustaların büstleri, ayı domuz vs. figürleri.
Nehrin diğer tarafı kentin zenginlerinin oturduğu yer olsa gerek. Bir köprüyle geçiyorsunuz yeşilliklerin içindeki koca evlerin tarafına. Çok güzeller ama sessizlik o kadar koyu ki ürpertici. Korku hikayeleri anlatsa biri orada, tüm gece uyuyamazdım herhalde. Yirmili yaşlarında bir erkek su kayağı yapıyordu, kentin yerlisi gibi duran birkaç genç de onları izliyordu. Zenginlik fışkırıyordu kentten.
En hoşuma giden yanlarından biri de etrafa serpiştirilmiş koccaman satranç takımları. İki kişi oynuyor, bir sürü kişi onları izliyor.
Tüm sevimliliğine ve güzelliğine rağmen, yaşamak isteyeceğim bir kentti Bern. 300 bin nüfuslu, çeşitliliği az. Ama o kadar kendine özgü ki mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ne yazık ki buranın insanlarının da yüzünde pek bir ifade yoktu. İklimin kültür üzerinde etkisi olduğuna ciddi ciddi inanmaya başladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder