23 Ocak 2010 Cumartesi

lüksemburg




Pazar günüydü Lüksemburg'a gittiğimizde. Zaten sakin olan Avrupa sokakları pazar günleri iyice sakin oluyor. Onun etkisiyle herhalde, bu küçücük ülkenin topraklarında gezerken kayda değer hiçbir hareket belirtisiyle karşılaşmadık. Açlıktan yürüyemez haldeydik ve açık bulduğumuz tek yer bir dönerciydi. Avrupa'da döner yememe kararımızı bozup oraya girdik. Türkiye'de yediğim dönerlerden sonra epey iyiydi aslında, bol malzemeli, kocaman ekmekli, tıka basa doyurucu.
İki kattan oluşuyor gibi Lüksemburg. Bir vadiye kurulmuş, daha tarihi olan alt kat, merdivenlerle veya şehrin kimi yerlerindeki asansörlerle iniyorsunuz ve caddelerin, bankaların vs. bulunduğu üst kat.
Sabahtan akşama bir gün geçirdik, dolandık Lüksemburg'da. Aklımda kalan gri çatılı binalarıyla vadinin dibine kurulmuş binalar, banklar, boş caddeler. Geneve gibi, burası da hiç cezbetmedi. Herhalde fazla düzenli, sakin, güvenli şehirlere asla ısınamayacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder