7 Nisan 2010 Çarşamba

TRİESTE




Trieste, Adriyatik'in kıyısında. Hazır diyoruz deniz kentine gittik, serin sulara atalım kendimizi de günlerin yorgunluğu yerini dinçliğe bıraksın. Tel örgülerle çevrili bir alana giriveriyoruz, henüz bunun şans olduğunu bilmeden. Beton dökülmüş bir alana atılmış birkaç masa; iskambil oynayan, gazete okuyan emekli takımı, hayatlarının ilk flörtlerini yaşamakta olan yeni ergen birkaç genç. Yine tanıdık olduğumuz görüntüler. Teyzemlerden biri geliyor, galiba nereden olduğumuzu soruyor, Türkiye'den deyince başlıyor anlatmaya. Ama ne anlatmaya? Anlayan varsa beri gelsin, kadın İtalyanca anlatıyor da anlatıyor, dillerini bilmediğimizi ifade etmemiz hiçbir şeye yaramıyor, zaten umrunda da değil. Kahkahalarla anlatıyor. Biz de şaşkın şaşkın birbirimize bakıp gülümsüyoruz hafiften.
Birkaç saat kadar takılmışız, artık ufaktan kalkalım diye düşünürken bir adam geliyor yanımıza. Düzgün İngilizcesiyle ezile büzüle anlatıyor aslında oranın özel bir kulüp olduğunu, yabancıların girmesinin yasak olduğunu, çıkmamız gerektiğini söylüyor binbir özür arasında. Durum karşısında bizden fazla utanmış amcam kendini affettirmek için yemek ısmarlamayı teklif ediyor. Gerçekten gerek olmadığını söyleyip ayrılıyoruz. Hiçbir yerden bu kadar kibar kovulmamıştım galiba.
Sokaklarda dolanmaya başlıyoruz. Sokaklar bitişik nizam apartmanlardan oluşuyor, sürekli yokuş aşağı iniyoruz ve bir meydana varıyoruz. Klasik, sokak sanatçıları fink atıyor. Bir konserin hazırlıkları var. Bekliyoruz, yaşı en az elli olan insanlar konser alanına doluşuyor. Bir rock konseri. Kim olduklarını bilmiyorum, sadece Animals'tan "House of the Rising Sun"ı çaldıklarını hatırlıyorum. Buradan ve gördüğüm birkaç rock konserinden anladığım kadarıyla Avrupa'da rock artık sadece yaşı ilerlemiş olanların, muhtemelen nostalji yapmak için dinledikleri bir müzik. Gençler ise çoğunlukla tekno partilerde. Burada da ona doğru gidiyor ya, rock ölmez deyip geçiyorum.
Hava kararıyor, ışıltılı deniz kenarından yürüyerek trenimize doğru yol alıyoruz.
Geri dönüş başladı.

3 yorum:

  1. sanıyorum adamın bizi utanmadan kovmak için teklif ettiği kolayı içmeliydik, reddettiğmiz için daha da utanmış olmalı:)

    YanıtlaSil
  2. :) belki de, hatta belki ziyafet bile çekebilirdi kendini affettirmek için, iyi yapmadık reddederek, belki hala bazı geceler suçluluk hissiyle uykusu kaçıyordur :)

    YanıtlaSil
  3. evet sen böyle deyince üzüldüm daha da çok:)

    YanıtlaSil